10 Şubat 2013 Pazar

Factory Girl


Şimdi isim Fabrika Kızı olunca bir iticilik yaratabilir, ki bende yaratmıştı ama özünde bu ismin bir açıklaması var. Ve özünde bu film dönüm noktası idi bende.

Konuya hızlı bir girişi isminden başlayarak yapıyorum, fabrika bizim o bildiğimiz fabrikalardan değil. Andy Warhol'un filmlerini çektiği yer. Andy bu eski fabrikayı alıyor kendine göre bir stüdyoya çeviriyor ve filmlerini çekiyor. Evet Andy Warhol dedim. Evet film gerçek bir hikayenin uyarlanması. Ama Andy Warhol'u anlatmıyor, film Edie Sedgwick'in hayatını anlatıyor
.
Film Edie'nin muhteşem şaşalı görünen hayatının gerçek yüzünü gözler önüne seriyor. Peki kim bu Edie? Edie 60'ların kült ikonlarından soyu kraliyete dayanan acayipte parası olan bir süperstar. İşte film Edie'nin bilinmeyen hayatını konu alıyor. Ben bu filmi nereden gördüm de izledim soruna gelirsek eğer, şu videoyu izledim ve çok etkilendim. Bu bir klip mi film mi acaba diye harıl harıl bir araştırma yaptıktan sonra filmi buldum. Bulur bulmaz da izledim ve hayatımın filmi oldu.

Filmin konusuna geçmeden önce oyuncular kimlermiş?
Edie rolünde güzeller güzeli Sienna Miller var. Andy Warhol rolünü ise Guy Pearce üstlenmiş. Ancak bu kadar yakışabilirdi bir insan bir role. Ve filmi deli gibi izleme sebeplerimden en büyük etken Hayden Christensen. Yani namıdeğer Anakin'imiz. Kendisini Star Wars'ta ilk gördüğümde aşık olmuştum. Burada ise Bob Dylan rolünü canlandırıyor. Dylancılar koşun!

Filmin konusuna gelecek olursam, dikkat kendimi kaybedip sayfalarca yazabilirim..
Film şu replikle başlıyor.

60 larda bir kişi beni kendine hayatımda tanıdığım herkesten daha fazla hayran bıraktı. Tecrübe etmiş olduğum bu hayranlık hissi aşkın bir çeşidine muhtemelen çok yakındı. -Andy Warhol

Film Edie'nin bir rehabilitasyon merkezinde kendi yaşadıklarını anlatması ile başlıyor. -1970

Bir keresinde bir partiye gitmiştim ve orada bir falcı vardı. Avucuma baktığında öylece dondu kaldı.

Bende ona biliyorum, hayat çizgim kırık, 30 umu geçemeyeceğimi biliyorum dedim. Şu gülümseyen aile resimlerini bilirsin hani şöminenin üstünde duranlar. Ben onlara bakamam bile, çünkü ne gizlediklerini asla bilemezsin. Bir Life dergisi fotoğrafçısı 'İdeal Amerikan Ailesi'ni' fotoğraflamak için evimize gelmişti. Mutlu ve sevimli görünüyorduk, ama bunun altında gerçek aslında hiçte öyle değildi.

Edie hayatı çok ciddiye alıyorsun kafasında yaşayan, sürekli gülen, güzeller güzeli bir kız. Andy ile bir sergide tanışıyor ve Andy için vazgeçilmez olmayı başarıyor. Andy'nin yanından asla ayırmadığı, beraber filmler çektiği, sürekli övgüler yağdırdığı, herkese süperstar diye tanıttığı bir kız oluyor. New York'ta adından söz ettirmeye başlıyor, dergilerde boy boy fotoğrafları basılıyor. Hayatı harika giden bu kızın tek hatası aşık olmak oluyor.

Film, bir kadının başına daha ne gelebilir ki? sorusunu sorgulatıyor insana. Benim için en önemli noktalardan biri ise Edie'nin onunla gitmemek hayatımda yaptığım en büyük hataydı cümlesi. Hayden Christensen yani Bob dylan -gerçi filmde bu kişinin Bob Dylan olduğundan bahsedilmemiş- Edie'ye sende bundan daha fazlası var olman gereken yer burası değil diyor sürekli. Ama Edie'yi bu hayatın içinden kurtaramıyor ne yazık ki. Bir adam nasıl bu kadar aşık olmasına rağmen o kadını bırakıp gidebilir, onun batışını izleyebilir aklım almıyor. Kendi kendimi yeyip durdum filmde. Ama Bob yapıyor bunu Edie'yi bırakıp gidiyor. Filmde en etkilendiğim sahneler zaten Edie ve Bob arasında geçen sahnelerdi. Bob'un Ediye son sözleri ise şunlardı.


Edie haydi, benimle gel.
Çok korkuyorsun bebeğim. Aslında hiçbir anlamı olmayan her şeyi kaybetmekten çok korkuyorsun. 
Kendine iyi bak bebeğim.

Edie Andy'den nefret edemiyor, onu ve içinde bulunduğu hayatı öylece bırakıp gidemiyor. -Ki bu hayat öyle bir hayat ki ilk öpüştüğün erkek kim sorusuna Fuzzy diye cevap verdiği, babasını komşusu ile yatarken görüp annesine söylediğinde onu bir hastaneye kapattıkları, erkek kardeşinin tercihleri farklı diye onu dışladıkları, o intihar ettiğinde cenazesinde kimsenin ağlamadığı, ve daha bir çok şey. Söylemem gerekir ki Fuzzy Edie'nin babasına verdiği isim.
Hayatının en büyük hatasını yapıyor Edie ve ondan nefret edemem diyor Bob'a. Ve bu çöküş ardından her şeyini kaybediyor.

Hem Edie'nin göz kamaştırıcı ve ne yazık ki dehşet verici hikayesini, hemde Andy'nin Factory'sini anlatan film bence olmuş. Siz de nasıl bir etki bırakacağını bilemiyorum.
Bu arada Edie sigara içtikçe sizinde içesiniz geliyor filmde, hazırlıklı olun.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder